Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu’da düzenlenen “2. Güneysu Buluşması” programında “Yeni Demokratik Anayasa Temelli Başkanlık Sistemi” Paneli gerçekleştirildi. Kaptan Ahmet Erdoğan İmam Hatip Lisesi Salonunda düzenlenen panele Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti Milletvekilleri Hasan Karal, 7 Bölgeden STK başkanları, çok sayıda siyasetçi ve iş adamı ile köşe yazarları katıldı. Yedi Renk Tek Yürek Platformu, Güneysu Sosyal Dayanışma Kültür Derneği, Rize Dernekler Federasyonu ve Güneysu İlim Öğrenenlere Yardım Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan panelde Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin Başkanlık Sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi. TÜRKİYE CUMHURBAŞKANININ ÜZERİNDEN ŞEKİLLENDİRİLDİ Türkiye’nin tarihi günlerden geçtiği bugünlerde yapılan bu panelin çok önemli olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı ve Ak Parti Ordu Milletvekili adayı Numan Kurtulmuş; “Hem başkanlık sitemi, hem yeni anayasa, hem de yeni Türkiye’yi tartışmak; siyasetin en büyük sorumluluklarından biri olduğunu söylemek istiyorum. Geçtiğimiz süreç içerisinde millet iradesi güçlendirilmiştir. Son Cumhurbaşkanımızı milletimiz seçmiştir. Önceki dönemlerde Cumhurbaşkanlığı makamı millete karşı devlet operasyonlarının emniyet supabı olarak görülmüş ve ona göre tasarlanmıştır. Ayıp olmasın diye 1946’dan beri sandık ortaya konulmuştur. Parlamento da ne olursa olsun Türkiye Cumhurbaşkanının üzerinden şekillendirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı kapalı kapılar arkasında seçilen bir yer olmuştur. Sayın Ahmet Necdet Sezer’in seçildiği tarihi bir hatırlayın. Şahsiyeti ile ilgili bir şey demiyorum. Seçiliş şeklini bir hatırlayın. Beş siyaset partisi bir araya gelerek milletin hiç tanımadığı bilmediği bir ismi Cumhurbaşkanı olarak mecliste indir elini kaldır elini seçildi. Kapalı kapılar arkasında birileri öyle dedi öyle oldu. Artık Türkiye yapılan referandumla bunun önüne geçerek kendi Cumhurbaşkanını seçer hale geldi” diye konuştu. 104’ÜNCÜ MADDE CUMHURBAŞKANINI DİKTATÖRLÜK YETKİLERİYLE DONATTI Daha güçlü bir Türkiye için siyasi partiler yasasının ve seçim yasasının değişmesi gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, “Yapılan değişikliklerle parlamento güçlenmeli, milletvekili güçlenmeli, yürütme güçlenmelidir. Sanıldığı gibi bugün Türkiye’de güçlü bir yürütüme yoktur. Cumhurbaşkanlığı makamı ve diğer kurum ve kuruluşlar, yüksek yargı arasında hala anayasal olarak yetkileri paylaştırılmış bir yürütme vardır. Yürütmenin etkin hale getirilmesi için başkanlık sistemi kaçınılmazdır. Daha etkin, daha süratli, daha hesap verebilir, dengelenmiş, yetkileri belli ve sınırlı bir yürütme şarttır. Hiç kimse şunu zannetmesin. Bunlar başkanlık sistemini istiyorlar. Despot bir yönetim için diktatörlük için. Hiç kimse kusura bakmasın. Buradan Güneysu’dan açık söylüyorum; despotluk için diktatörlük isteyen için zaten bugünkü 104’üncü madde diktatörlük yetkileri ile donatılmış bir Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Ben çok defa bu maddeyi okudum. Türkiye’de başbakanı kim seçer; halk seçer. Hayır öyle mi zannediyorsunuz. Başbakanı Cumhurbaşkanı seçer. Nerden çıktı bu derseniz, bakınız Yalım Erez’e kendi başına bir adamdı. Sandıktan mandıktan çıkmadı. Dönemin Cumhurbaşkanı kendisine git hükümeti kur dedi. Tam bir diktatörlük yetkisi kullanarak tek bir milletvekiline, kişiye git hükümeti kur dedi. İkinci örnek Rizelilerin hemşerisi Mesut Yılmaz. Birkaç söz söyleyelim kusura bakmayın şahsı ile ilgili değil. Demokratik teamüller nedir. Birinci partiyi başbakan yaparsınız. Dönemin Cumhurbaşkanı Başbakanlık görevini üçüncü partiye verdi. Normal bir demokraside bu olur mu? Dünyanın neresinde böyle bir demokrasi var. Bu ancak 12 Eylül demokrasisidir. Bugün ülkeye başkanlık sistemini çok görenler neden geçmişe bakmıyorlar” dedi. YENİ TÜRKİYE YÜRÜYÜŞÜNÜ MİLLETLE TAMAMLAMAK İSTİYORUZ Bu topraklarda yaşayan insanların bin yüz senedir birlikte barış içerisinde yaşadığını belirten Kurtulmuş, “Büyük bir çoğunluğumuz aynı ümmetin çocukları olarak aynı medeniyet çocukları olarak birlikte beraber yaşadılar. Biz bu topraklarda yaşayanlar tesadüfen bir araya gelmiş insanlar değiliz. Uzun zamanlardır bu topraklarda yaşıyor, aynı kimliği paylaşıyoruz. Bize tarih boyunca atalarımızdan öğrendiğimiz iki önemli şeyi söyleyerek bizim reform perspektifimizin dinamiklerine işaret etmek istiyorum. Bunlardan birisi insanı yaşat ki devlet yaşasın. Biz insanı yaşatmayı merkezine alan bir siyaset yapıyoruz. Atalarımızdan bunu öğrendik. İkinci öğrendiğimiz şey de Hazreti Ali’nin bize öğrettiği önemli söz ise; Hazreti Ali Kuveyt’e vali atarken diyor ki. Şimdi diyor ki Kuveyt’e gideceksin. Orada insanları yöneteceksin. Bil ki insanlar iki türdür. Ya yaradılışında eşindir. Rengi ne olursa olsun. Meşrebi ne olursa olsun ya da dinde kardeşindir. Bu iki tasnife inanırsanız başka bir tasnif kalır mı? Biz asırlardır bunu uyguladığımız için, asırlardır büyük bir medeniyeti temsil ediyoruz. Şimdi yeni Türkiye yürüyüşümüzü milletle beraber tamamlamak istiyoruz. Yeni Türkiye ülkenin 150 yıllık uyanışının adıdır. Devlet milletin kucaklaşması ve kutuplaşmanın ortadan kalkmasıdır” şeklinde konuştu.