Advert
Advert
Advert

DEKAP Trabzon eyleminde buluşacak

Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP), ülke genelinde yaşanan gelişmeler nedeniyle, daha önce 26 Ekim’de yapılacağını duyurduğu Trabzon mitingini, 9 Kasım’a erteledi.

DEKAP Trabzon eyleminde buluşacak
DEKAP Trabzon eyleminde buluşacak admin
DEKAP’tan yapılan açıklamada, yurt genelinde doğal yaşam alanlarında yapımı planlanan başta HES projeleri olmak üzere, maden aramaları, nükleer ve termik santraller, çimento tesisleri ve taşocaklarına karşı mücadele eden yaşam savunucularının bu kez Trabzon’da buluşacağı kaydedildi. Karadeniz Kararmasın, Geleceğimiz Solmasın! DEKAP’ın bölgedeki bütün bileşenleri, ortak mücadele ettiği platformlar ve bütün vadiler ile doğal yaşam alanlarında, ‘doğal yaşam alanları için’ mücadele eden yaşam savunucularının davet edilerek çağrılacağı mitingin ana teması, ‘Karadeniz Kararmasın, geleceğimiz solmasın’ olarak belirlendi. DEKAP Sözcüsü Ömer Şan’ın açıklamasına göre, mitingin çağrı metinleri, imzacılar ile katılımcı listelerinin oluşturuldu ve çeşitli dillere çevirerek, dünya genelindeki yaşam savunucuları da Trabzon’a davet edilmeye başlandı. DEKAP’ın 9 Kasım’daki Trabzon mitingi için kimseye özel davetiye çıkarılmayacağını kaydeden Sözcü Şan, ülke genelindeki bütün duyarlı sanatçı, sporcu ve bilim insanlarının da mitingine çağrılarak, yaşama duyarlı herkesin Trabzon’da beklediklerini ifade etti. Şan, Trabzon mitinginin aynı zamanda doğal yaşam alanlarını, Bakanlar Kurulu’nun ‘savaş hukuku’ uygulamasıyla ‘cebri kamulaştırma’ kararları alarak, yerli ve uluslararası sermeye şirketlerine peşkeş çeken; köylülerin ve o bölgelerde yaşayan yurttaşların yurtsuzlaştırılmasına neden olan hükümete aynı zamanda bir uyarı niteliğinde olduğunu da sözlerine ekledi. DEKAP’ın Çağrısı DEKAP’tan çeşitli dillere çevrilerek yapılan açıklamada şöyle denildi: “Derelerimiz, Yaylalarımız, Ormanlarımız Satılık Değil!.. Yaşamı Savunuyoruz, 9 Kasım’da Trabzon’da Buluşuyoruz… Karadeniz Kararmasın, Geleceğimiz Solmasın… Yaşam alanlarımız, ülkemizin dört bir yanında açgözlü sermaye sahipleri ve çok uluslu şirketlerin yağmasıyla karşı karşıya. Paranın gücüne iman edenler, doğamıza ve yaşam alanlarımıza el koymak istiyor. Yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz, yaşadığımız vadilerimizin, köylerimizin, yaylalarımızın yolunu bilmeyenler; yaşadığımız sıkıntılara, sorunlarımıza kulaklarını tıkayıp görmezden gelenler bugün, siyasi iktidarın hukuksuz yasa ve yönetmeliklerinden cesaret alarak yaşam alanlarımıza üşüştüler. Derelerimizi, ormanlarımızı, yaylalarımızı istila edip, bizleri yersiz-yurtsuz bırakmak, yaşadığımız yerlerden göçe zorlamak için geliyorlar. Siyasi iktidarın rant kapısı olarak görerek sermaye sahiplerine sunduğu hayatımızın; derelerimizde, ormanlarımızda, yaylalarımızda yaşayan binlerce canlı türünün hiçbir önemi yok. Sadece ve sadece parayı ve kasalarını doldurmanın hayalini kuruyorlar. Yalanla, hileyle bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Bu büyük yağma harekâtına karşı, ‘Derelerimiz, ormanlarımız, yaylalarımız satılık değil’ diyoruz… Doğamızı ve yaşamı savunuyoruz. ‘Enerji ihtiyacı’ bahanesiyle, hidroelektrik santral (HES) projeleriyle derelerimizi kurutup, tünellere hapsediyorlar. Yaylalarımız, köylerimiz ve vadilerimizde iş makineleriyle açıkça katliam yapıp, binlerce canlının doğal yaşam alanını yok ediyorlar. Oysa biz HES’lerin, sularımız ve derelerimizi, doğal yaşam alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekme projesi olduğunu biliyoruz. Bu yüzden, ‘Satılık Suyumuz Yok’ diyoruz. HES’leri istemiyoruz! ‘2B Projesi’ ile orman vasfını yitirmiş arazilerin satışıyla, tarım alanlarımız elimizden alınıp, ormanlarımız imara açılırken; şimdi de Karadeniz Bölgesindeki yaylalarımızı boydan boya geçecek olan ‘Yeşil Yol Projesi’ ile el değmemiş ve koruma önceliği olan doğal yaşam alanlarımız da yok edilerek, yaylalarımız imara açılmak isteniyor. Bu nedenledir ki, Yeşil Yol ile yaylalarımız betonlaşmaya teslim edilecek, tarihten bugüne miras kalan doğal güzelliklerimiz yok olacak. Yolun başında bekliyor, yol vermiyoruz… Yeşil Yol’u istemiyoruz! Termik ve nükleer santrallerle, siyanürlü maden arama çalışmalarıyla hayatlarımız tehlikeye atılıyor, sağlıklı yaşam hakkımız elimizden alınıyor, doğada onarılamayacak yaralar açılıyor. Termiksiz, nükleersiz, siyanürsüz bir yaşam istiyoruz! Her dere başında bir taş ocağı, yaşam alanlarımızda beton santralleri, çöp tesisleri kurmak istiyorlar. Zehir solumak istemiyoruz! Yıllardır yaşam alanlarımızı talan etmek isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. Kimimiz HES belasına, kimimiz nükleere, kimimiz taş ocaklarına, kimimiz siyanüre karşı doğayı ve yaşamı savunuyoruz. Hepimiz aynı yağma politikasının farklı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Bu yağma, ülkemizde ve özellikle de bölgemizde, doğal yaşam alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekerek, biz canlıları yurtsuz bırakma politikasıdır. Artık yasalar bile bu talanı kolaylaştıracak şekilde çıkarılıyor. Mahkeme kararları görmezden gelinip, hukukun arkasından dolanarak hileler yapılıyor. Bize ise, yaşam alanlarımızı ve doğamızı savunmak için tek yol kalıyor; omuz omuza verip kendi gücümüze güvenmek! İşte bu yüzden bu yağma harekâtına karşı duran, vadisini, deresini, köyünü, ormanını, yaylasını savunan herkesi omuz omuza vermeye, hep birlikte yaşamı savunmaya çağırıyoruz! Gelin canlar-canlılar bir olalım, omuz omuza duralım, doğayı ve yaşamı savunmak için 9 Kasım’da Trabzon’ da buluşalım!..”
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!